
Bu anlatı, general olma arzusu taşıyan genç bir adam ile Çin’i birleştirme hayali peşinde koşan Ying Zheng’in hikayesini gözler önüne seriyor. Genç adamın adı Zheng Fei’dir ve onun için hayattaki en büyük değer, savaş meydanında zaferler kazanmak ve liderlik vasıflarını kanıtlamaktır. Bu amaçla askeri akademide en iyisi olmaya çabalayarak kendini geliştirmektedir.
Öte yandan, Ying Zheng ise Çin’i tek bir bayrak altında toplama tutkusuyla yanıp tutuşan bir prenstir. Kendi ordusunu kurarak diğer devletleri fethetmek için mücadele etmektedir. Fakat Ying Zheng, sadece askeri güçle değil, aynı zamanda siyasi zekâyla da amacına ulaşmanın gerekliliğinin farkındadır. Bu noktada, Zheng Fei’nin stratejik bakış açısı ve liderlik yetenekleri onun ilgisini çeker ve onu yakından izlemeye karar verir.
İkisi de birbirinden habersizken kader onları bir araya getirecektir. Zheng Fei, Ying Zheng’in ordusundaki askeri haberci görevine atanır. Aralarındaki etkileşim giderek güçlenir ve zamanla karşılıklı güven temelleri atılır. Böylece, hem savaş meydanında hem de politik arenada ortak bir yolculuğa çıkarlar.